Politika

MHP’li Milletvekillerinin Turhal Ziyareti

MHP’li Milletvekillerinin Turhal Ziyareti
30-01-2014 10:34

                MHP Tokat Milletvekili Dr. Reşat Doğru ve MHP Ankara Milletvekili Prof. Dr. Mustafa Erdem, MHP Turhal İlçe Seçim Bürosu’nu ziyaret etti.

         “BU BİRLİK BİZE 30 MART’TA GÜVEN VERİYOR”

         Burada bir hoş geldin konuşması yapan MHP Turhal Belediye Başkan adayı Opr.Dr. Bekir Baklacı, “Bu birlik 30 Mart’ta yapılacak olan seçimlerde bize güven veriyor. 18 Ccak’ta yapılan açılış programımızda katılımlarınız bizleri çok mutlu etti. İnşallah bu birlikteliğin devamını diliyorum” dedi.

           “BÜTÜN ÇALIŞMALARI YAKIYNEN TAKİP EDİYORUZ”

         Bütün çalışmaları yakıynen takip etiklerini söyleyen MHP Tokat Milletvekili Dr. Reşat Doğru, “Turhal denilince biz hep coşkuyu, sevgiyi, birlik ve beraberliği görürüz.  Her zaman olduğu gibi büyük bir kalabalıkla bizleri bağrınıza bastınız. Allah sizden razı olsun.

 

 

 

         Değerli arkadaşlar yapmış olduğunuz çalışmaları, Ankara’dan yakıynen takip ediyoruz.  Bizlerde takip ediyoruz, genel merkezimizde takip ediyor. Turhal bu dönem çok büyük bir coşkuyla, çok büyük bir birlik ve beraberlik içerisinde Turhal’ına, bayrağına,  inancına,  toprağına her şeyine sahip çıkıyor.  Ondan dolayı da değerli Turhallılar takdire şayansınız. Kadın kollarımızın nasıl çalıştığını ben çok yakıynen biliyorum. Burada bir avuç olan kadın kollarımıza ve onlarla çalışan bütün kardeşlerime, bacılarıma çok teşekkür ediyorum. Allah onlardan razı olsun.  Kadın kollarımız çok büyük fedakarlık örneği gösteriyor. Geçmişte de böyleydi, şimdide böyleler. Geçmişte Belediye Başkanlığını kazandığımız zaman, miletvekilikleri kazandığımız zaman nasıl coşkuyla çalıştıklarını yakıynen bildiğimiz için bunları söylemek istiyorum. Yani dünde böyleydi bugünde böyle.

         Ayrıca siz değerli Turhallılar; coşkunuz, gözlerinizdeki parıltılar çok farklı bir şekilde hepimize mesaj veriyor, umut veriyor, heyecan veriyor. Şuanda Türkiye’nin her tarafında Turhal’la ilgili, Turhal’da yapılan çalışmalarla ilgili, Turhal’da şuan itibariyle göstermiş olduğunuz birlik ve beraberliğinizle ilgili çok ama çok övgülü sözler söyleniyor.  Yani Turhal sahipleniyor, kendilerine sahip çıkıyor.

         Bakınız bu seçimler her zaman söylediğimiz gibi Dr. Bekir Baklacı’nın veya İlçe Başkanımız Veyis Zorlukuş’un veyahut değerli sunucumuz Ümit kardeşimizin seçim çalışmaları değil değerli kardeşlerim. Bu seçimler yüce Türk devletinin birlik ve beraberliğinin, Atatürk ve arkadaşlarının bizlere emanetinin korunmasının seçimleridir” dedi.

         “ÜLKEMİZİN DÜŞMANLARI ÇOK FAZLA”

         “Ülkemizin düşmanları çok fazla hepiniz bunları çok iyi biliyorsunuz. Ülkemizi bölmek ve parçalamak isteyenler her gün yeni yeni senaryolar yazıyorlar” diyen Doğru, “Dünyada nerede görülmüş bir hükümetin dört tane bakanının rüşvetle suçlandığı, hırsızlıkla suçlandığı, kayırmacılıkla suçlandığı, kasalarında paralarla bulunarak suçlandığı nerede görülmüştür değerli arkadaşlar. Ama enteresandır Türkiye’mizde bu görülüyor. Türkiye’mizin birçok yerinde insanlar neredeyse ekmek bulamazken onlar banka müdürlerinin evlerinden çıkan milyon dolarlarla, ayakkabı kutularından veyahut da birkaç kasalara sığmayan paralarla beraberler.

         Değerli arkadaşlar bizler bunu söyledik, sizler onu söylediniz Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli; bu siyasi partinin yolsuzlukla mücadelesini, yoksullukla mücadelesini, yasaklarla mücadelesini sadece sözlerden ibaret olduğunu ve bunların hiçbirisinin yerine gelmediğini defalarca söylediler. Ama işte hep beraber gördük öyle bir gördük ki nerdeyse hırsızların suçlanmadığı, ama hırsızlığı yakalayanların hırsızlıktan hesap sorması gerekenlerin suçlanmış olduğu bir zaman dilimini yaşıyoruz. 5  binin üzerinde polis maalesef şu karda kışta kıyamette işte tayinler çıkıyor. Yine ülkesini seven hakimler,  savcılar işte onlarda hırsızlığıtaya çıkardığı için suçlanıyve tayinleri çıkartılıyor. 

         Değerli arkadaşlar; şu unutulmasın ki bunun hesabı mutlaka sorulur. Kimsenin yapmış olduğu hiçbir zaman kar olarak kalmaz. Bunların hesabını da biz soracağız hep beraber Milliyetçi Hareket Partisi olarak. İşte ondan dolayı da 30 Mart’ta yapılacak olan seçimlerimizi çok önemsiyoruz. Bakınız en basit örnek olarak Turhal’ımız kan kaybediyor. Turhal’da çok büyük bir göç var. Turhal’da yeni bir kana ihtiyaç var.  İşte o kan o değerli arkadaşımızın temsil etmiş olduğu sizlersiniz Bekir Baklacı.

         Bekir Baklacı; çalışkan, başarılı, benimde her noktasına kefil olduğum, yıllardan beri tanıdığım, beraber mücadele ettiğim değerli bir arkadaşım. Öyle kendisinitaya koyarak bende burada varım, bende ülkemi çok seviyorum,  vatan için her şeyim feda olsun diyerek çıktı. Ben inanıyorum ki başarı mutlaka gelecek. 30 Mart akşamı hep beraber burada yine coşkuyla o zaferi kutlayacağız” şeklinde konutu.

         “YÜZÜMÜN YUMUŞAKLIĞINDAN HEP SAÇLARIM DÖKÜLÜYOR”

         Zile’de düzenlenen program sonrasında Milletvekili Dr. Reşat Doğru’nun ricası üzerine Turhal’da MHP İlçe Seçi Bürosunda vatandaşlarla buluşmayı kabul ettiğini belirten MHP Anakara Milletvekili Prof. Dr. Mustafa Erdem, esprilerle sözlerine başlayarak “Bende zaten yüzümün yumuşaklığından hep saçlarım dökülüyor” dedi.

         ERDEM KONUŞTU PARTİLER DİNLEDİ

         Partililere hitaben uzun bir konuşma yapan Erdem, şunları söyledi:

         “Şuarada 30 Mart’a az bir süre kalmış, elhamdurillah her türlü fiziki imkanlarımız hazır.  Bakın ne güzel bir seçim bürosu lütfetmiş Allah bizlere, ne güzel bir birliktelik, bu birliktelik olduktan sonra başaramayacağımız hiç bir şey yok. Kur’an’ın hükmüne bakılırsa sizler inanan 2 kişi 20 kişiye bedel. Sizden inanan 20 kişi 200, 200 kişi 2 bin kişiye bedel. Hele hele siz Hz. Peygamberin yolundan giden, Hz. Peygamberin emanetine sahip çıkan, Allah’ın rızası ve onun sünneti yolunda bu millete hizmet etmek isterseniz o zaman neyle karşılaşacağınızı biliymusunuz?

         Değeli dostlar; Bedir Savaşı’nda Hz. Muhammed (sav)’in yanında 300 kişi vardı.  Müşrikler bin kişiden fazlaydı. Uhut Savaşı’nda Hz. Muhammed (sav)’in yanında 3 bin kişi vardı yarısı ayrıldı bir kısmı diyelim. Münafıklar döndü gitti müşrikler 3 bin kişiden fazlaydı. Daha doğrusu 10 bin kişi. Şimdi soruyorum sizlere, az çoğa nasıl galip gelecek?

Ey habibim sana Allah’ın 3 bin melaikeyle yardım ettiği yetmez mi buyuruyCanabı hak Kur’an-ı Kerim’de.  Hani Çanakkale ile ilgili menkıbeler anlatılır. Kıbrıs Savaşı ile ilgili menkıbeler anlatılır. Bugün ki bile pürüzlü imanı yarım yamalak amelleriyle Allah’ın rızasına ulaşmış milletin çocuklarından asrı Asr-ı Saadet Döneminden Allah’ın emirlerini insanlığa tebliğ eden Peygamber daha mübarek değimliydi? Ama o peygamberin yolunda giden bu milleti de cenabı hakkın yalnız bırakacağını mı sanıyorsunuz? Yavuz Sultan Selim’in Mısır Fethi’ni bir düşünün. Atından inmiş yürürken asker yürüdü hükümdarım yoruldu birazda siz onlar siz yürüyorsunuz diye onlarda yürüysizde atınıza binseniz de asker de binse dediği zaman ben nasıl Hz. Muhammed önümde yürürken ata binebilirim diyen bir halifenin imparatorluğun neslisiniz. O zaman amelleriniz Allah rızasına uygun, çalışmalarınız ona uygun olacak. Sana o Uhut’ta 5 bin melekle Allah’ın yardım etmiş olması senin için indirilen melekte yetmez mi buyuruycenabı Allah.

         30 MART AKP’NİN BURNUNUN SÜRTTÜRECEĞİ TARİHİN İŞARETİNİ

         O zaman kardeşlerim samimiyet, ihlas, fedakarlık ama hepsinden öte çalışmak. Ben inanıyorum ki şuanda gerek Zile’de, gerek Tokat’ta gerekte Turhal’da görmüş olduğum bu heyecan Türkiye’de Milliyetçi Hareket’in 30 Mart’ta AKP’ye burnunu sürttüreceği tarihin işaretini veriyor.

         Ormanı yakan bir kıvılcımdır. Ben inanıyorum kimanın neresinde kıvılcımın çakacağı belli olmaz. Ama birman bir yerden çıkan küçük bir ateşle bütünüyle yanabilir. Ben Türkiye’de AKP’nin yanacağı yerin Tokat ve Turhal olduğunu görüyorum.

Buradan çıkacak ateş, buradan çıkacak iman kaleye sadece bayrağı dikmekle kalmayacak, Türkiye’de AKP paçavrasını yere indirecek, Amerika’yatak olanların, İsrail’le işbirliği yapanların, paralel devlet iddiasıyla devletin anasını ağlatanların burnunu yere sürttürecek ve haddini bildirecek.

         Son günlerle ilgili çok detaya girmeden bir iki hususa dikkatinizi çekmek istiyorum.

         Sayın Başkanım buradaki aday tanıtım toplantısının 7 Aralık olduğunu ifade ettiler. Biz birde 17 Aralık’ı hatırlıyoruz. İyi ki tanıtım 7 Aralıkta olmuş. Ö dönemde ne kasa var, ne ayakkabı kutusu var, ne eş paralel devlet anlayışı, ne uluslar arası küresel güç, ne işbirlikçileri ne şu ne bu. Ama bakın devlet Allah ne büyük Hz. Peygamber ne mübarek insan. Onlara yalan yakışmaz, onlar bir şeyi söyledikleri zaman Allah’ın inayetiyle söylerler. Buyurmuşlardı ki siz den her hangi biriniz, herhangi bir kardeşinizi herhangi bir ayıpla ayıplarsanız; aynı ayıbı kendiniz işlemediğiniz sürece Allah sizin canınızı almaz buyuruyor. Şimdi şu son günlere baktığımızda Allah bir kula ibret gerekiyorsa, bir kula nasihat gerekiyorsa, bir kula bir şekilde vaaz gerekiyorsa AKP’nin içine düştüğü sıkıntılarla bunu gözüne kaktı daha ne yapsın rabbim.

         AKP’NİN FOYASI MEYDANA ÇIKTI

         Biz bu güne kadar söylüyorduk ve diyorduk ki bunların bu milletle, bu devletle duygu bağı yok. Biz diyorduk ki bunlar masum Türk milletinin oylarını süfli emellerine alet ediyorlar. Biz diyorduk ki Amerika’yla, İsrail ile iş birliği yapıyorlar. Biz diyorduk ki Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanı, medeniyetler ittifakının eş başkanıyız diyorlar bunlar doğru söylüyorlar. Zira bunların hesabı ve hedefi Türkiye Cumhuriyeti devletin tarihi intikam almak isteyenlere taş örenlik yapmak ve Türkiye’nin bölünmesine vesile olmak. Rabbim elhamdülillah bizi mahcup etmedi ve rabbim elhamdülillah kendi oyunlarına kendilerini kurban etti ve şu rezil manzaraya onları mahkum etti. Ne kadar yandaş televizyonları bir şekildetamı karartsa da, he ne kadar çevrede dolaşanlar bir şekilde onları aklamaya özen gösterse de her ne kadar insanlarımız zarfın içiyle değil dışıyla meşgul olsa da beyler AKP’nin foyası meydana çıkmış AKP’nin Allah rızasından çok dolarlara ve eurolarla talip olduğu gerçeğini bu millet öğrenmiştir. Bunu içinde başka bir şeye gerek var mı?

         Ama bir şekilde bu milleti duygu sömürüsüyle boğmak, baskı altına almak ve yeniden iktidar nimetlerini daha fazlasıyla başkalarına peşkeş çekip ceplerine aktarmak istemelerinden dolayı bu milleti de her türlü dini duyguyla istismar etmeyi alışık bulunmalarından dolayı yeniden istismara başladılar. Küresel güçlerin oyunu, yabancıların işbirlikçileri yok efendim haşhaşiler yok efendim çeteler, terör örgütleri…

         SORUYORUM SİZE…

         12 Eylül 2010’da bu terör örgütleri yok muydu? Bu paralel devlet yok muydu? Bu eşkıyalar bu haşhaşiler yok muydu? Eğer bunların her birisi doğruysa siz o yollarda beraber mi yürüyyaksa beraber yürüttüğünüz için sesiniz mi çıkmıyor?

         Fakat Allah ayaklarını dolaştırdı, bir şekilde bu millere onların gerçek yüzünü gösterdi. Şimdi şu yaşanan hadisede bir başka bir şeye daha dikkatinizi çekmek istiyorum. Sayın Başbakan geçmişte bir takım olaylarla ilgili değerlendirmelerde bulunurken diyordu ki maç başladıktan, hakem düdüğü çaldıktan sonra maçıntasında kural değiştirilmez. Ama bu senin gibi benim gibi asil Türk milletinin evladı olduğunda söz konusu olurmuş. Ama iş seçilmişlere, ayrıcalıklı olanlara veya hanedana dokunulduğunda bu yasalar bizi yargılayamaz, yargılarla bizi insanlar yargılar demek suretiyle hakime haddini bildirecek, savcıyı makamından alacak, polise anasından doğduğu günü bildireceksin öylemi?

         Şimdi sayın bakanım burada polislerin 5 bin civarında sağa sola sürgün olduğunu söyledi. Hiç alakası olmayan bir örnek vermek istiyorum sizlere hocam şimdi ne alakası olmayan örnekle bizi meşgul ediyorsun diyeceksiniz.

SUÇUNUZ NEYİ Dİ?

         Kur’an-ı Kerimde cenabı hak buyuruyki indirilen ayette; asri saadet döneminde Hz. Muhammed (sav)’in yanında olanlar bile utanç duydukları için kız çocuklarını diri diri toprağa gömüyorlardı. Cenabı hak kalanlara ibret olsun diye, yarın Allah niye toprağa gömdünüz demeyecek, toprağa gömenlere sormayacak. Toprağa gömülen o ciğer parelere diyecek ki; “suçunuz neyi de sizi toprağa gömdüler?” dikkatinizi çeke bildim mi?

         Şimdi tevşihime dikkat edin şu kışıntasında eşinden, yavrusundan ayrılan 5 bin polise yarın ahirette Allah soracak “ey kulum şu kışıntasında seni istemediğin ilere sürülme sebebin neydi?” O da diyecek ki, “Yarabbi sen hırsızlığı haram dedin, kul hakkına haram dedin, yetim malına haram dedin, devlet malına haram dedin, vatana ihanete haram dedin, emanete ihanete haram dedin ben senin kulun resulünün ümmeti, asil milletinin evladı olarak bu alçaklıkları yapanların alçaklıklarını yanına koymamak için onlara görevini ifa ettiğimde bana bunu layık gördü” dedikleri zaman ne diyecekler?     

         DÜNYA GİBİ Mİ SANIYORSUNUZ AHİRETİ?

         Aziz kardeşlerim siz dünya gibi mi sanıyorsunuz ahireti? Orada bir şefaatçinin olmadığı, yalan ikrarının mümkün bulunmadığı o gün ne Bilal kalacak ne Sümeyye kalacak yanında. Zira o gün anneler kaçacak, babalar kaçacak, bebeler kaçacak ve herkes bir birinden kaçacak. Beyle Kur’an-ı Kerim buyuruyki kimse kimsenin günahımı çekemeyecek. Herkes kendi bedeniyle karşı karşıya kalacak ve gereğini ödeyecek.

         O zaman şimdi bu asil Türk milleti bu güne kadar sesini çıkarmadıysa, bu güne kadar yüce dinimiz İslam adına kurban olduysa, onları adam sanıp, Müslüman sanıp bu zillete katlandıysa artık Müslümanın uykudan uyanması gerektiğini, bir Müslümanın yılanın deliğinden elini iki kere sokturmaması geldiğini öretmesi lazım. Eğer öğrenemezseniz bunun bedelini daha çok ödeyeceğinizi ve sonunda bu okkanın altına sizinde gideceğinizi unutmamanızı istiyorum.

         PARALEL OLAN ŞEY İKİSİ DE AYNI İSTİKAMETTE GİDER

         Bir iki hususa daha değinmek istiyorum. Paralel devlet deniliyor. Paralel olan şey ikisi de aynı istikamette gider hiçbir zaman bir birine dokunmaz bunalar. Eğer bunlar paralel olmazsa çakışır ve şimdi çakışıyor. Demek kitada bir çakışma var. Ama paralel giden bir şey var. Bunların gayretleriyle kurdukları Güney Doğuda Kürdistan devleti bir şekilde paralel devlet olarak her türlü sistemini geliştirmiş ve şuanda fiilen devlet olma vasfını kazanmıştır.

         Bunlarıntak olduğu Suriye’nin, doğu kesimin yani Kürdistan’ın batısı da fiilen devlet olmuş rajova bölgesi dedikleri yer de PYD’nin asgari gücü oluşturduğu bir kürdistan devleti fiilen inşa edilmiş ve Kamışlı Türkiye’nin burnunun dibindeanın başkenti olmuştur. Diyarbakır olmuştur. Bunları kimin yaptığını sanıyorsunuz. Bunları çok derin stratejisi olan sayın Dışişleri Bakanı yapıyor. Sayın Dışişleri Bakanın yetkisi dahilinde oluyor.

         Daha önce flört edip tatil yaptıkları daha sonra kanlı bıçaklı olup birbirlerinin boğazına sarıldıkları Beşar Esad’ı bugün Dışişleri Bakanı muhalif güçlerle bir masaya oturtmaya ve barıştırmaya çalışıyor. Yazıklar olsun sizin derin stratejinize, azıklar olsun sizin devlet adamlığınıza.

         YÜZ YÜZÜNDE YÜRÜRKEN BÖBÜRLENEREK YÜRÜME   

         Bir iki hususa daha değinmek istiyorum. Cenabı hak İsra Suresi’nde buyuruyki “Yüz yüzünde yürürken böbürlenerek yürüme” Ne kadar hoplarsan hopla yeri delemez, ne kadar zıplarsan zıpla boyca dağlara erişemezsiniz diyor. Bu insan olduğunu unutan, çevresindeki alkışlarla şımaran ve sonuçta Allah’a bile kafa tutup meydan okuyan zavallıların karşı karşıya kaldığı durumu gösteriyor.

         Bir başka ayete daha dikkatinizi çekmek istiyorum. İnfitar Suresi`nde cenabı hak buyuruyki “Seni rabbine karşı şımartan maklube nedir?” Seni yaradan O, adam yapan O, Sahip olduğun her şeyde var O. Şimdi düşüne biliymusunuz adamın biri yakışıklı oluykendinde buluykerameti, zengin oluysebebini kendinde arıyor, Başbakan oluyben yaptım diyor, siyaset yapıyorum diyben hak ettim diyzıvanadan çıkıyor. Bide arkasından müslümanım demesi adamı kahrediyor.

         Bu sure sayın Başbakanın merhume annesi öldüğü zaman televizyonlarda reklam için okuduğu sureydi.

         Şimdi dikkatinizi çekmek istiyorum cenabı hak buyuruyki “insanlık adına, fizik güç adına, mana adına, neyin varsa hepsini sana veren benim. Ama bu sende bir davranış bozukluğuna sebebiyet vermesin.” Müslüman bunu gördüğü zaman tüyleri diken diken olup ve hicap duyar yerin dibine batar gururlanmak şöyle dursun.

         ADAMIN BURNUNU YARIN SÜRTERLER, HADDİNİN BİLDİRİRLER       

         Ama şimdi sizlere birkaç örnek vereceğim. Son günlerde yaşanan olaylara bir altyapı olması dolayısıyla karşı tarafın psikolojisini, ruh halini, şımarmışlığını dikkatlerinize sunmak için söylüyorum. Bundan 2011 seçim öncesiydi sayın bakanım hangisiydi bilmiyorum. Aydın İl Başkanı AKP’nin içinizde AK Parti’ye oy verenleriniz varsa hakkınızı helal edin. Zaten bundan sonra lanetleyip bu partide yer alma şerefini vereceğiniz için buralardasınız Allah hepinizden razı olsun. Hemdi Kasablıoğlu diye Diyanette bir hocamız vardı Allah mekanını cennet etsin. “insan beşer elbet şaşar, işler hata dörder beşer” derdi. Bizde insanız geçmişte birtakım hatalarımız olabilir. Bunun manasıyla birlikte birde siyasi hatalar yapmış olabiliriz ama erdem Mustafa Erdem değil. Erdem nedir biliymusunuz? Erdem; bir yaptığı hatayı tekrar etmemektir. Şimdi dikkatinizi çekmek istiyorum Aydın İl Başkanı kalktı dedi ki “Peygamber gibi” dedi. Bunu duyan o zatı muhterem muhtemelen ceketi durum biraz daha büyültmüştür mutluluktan. Çünkü bir Peygamber seviyesine çıkabilmek hele hele ahır zamanda olsa olsa ahır zaman Peygamberidir haşa. Adamın burnunu yarın sürterler, haddini bildirirler.

         Böyle dediğin zaman MHP’li Osman Durmuş mecliste dedi ki “Beyler bu yanlıştır. Bir şekilde ölçüyü kaçırmıştır gelin şu İl başkanınızı terbiye edin. Sayın Başbakanda bundan gururlandı, mutlu olduysa tövbe istiğfar etsin” manasında bir şeyler söyledi. Osman Durmuş’u anasından doğduğuna pişman ettiler mecliste. Nasıl olurda sen bizim İl başkanımıza ve Başbakanımıza karşı böylesine beşeri sıfatları layık görürsün. İşin zıvanalıktan çıkmışlığına dikkatinizi çekmek için. Şimdi İl başkanının bu iltifatı birilerin de başkanlarını ödüllendirecek şekilde davranış bozukluğuna dönüşünce o zaman bir başka yalaka “acaba biraz daha ileri giderde üç beş kemik kırıntısı alabilir mi ” demeye başladı.

         ‘SAYIN BAŞBAKANA DOKUNMAK İBADETTİR’

         Ne yaptı? “Sayın Başbakana dokunmak ibadettir” dedi. Hem de Bursalı bir milletvekili bunu diyen. Yazıklar olsun o rozete, yazıklar olsun seni milletvekili yapanlara, yazıklar olsun bu devlete diyesi geliyadamın. Beyler lahana turşusu ile perhiz bir arada olmaz. Hem şih hem Müslüman ikisi bir arada olur mu? Puta dokunmak ibadettir. Kimler için? Müşrikler için. Yıkar, sever, okşar ama ondan hiçbir numara olmadığını da bilir. Şimdi gelin görün ki bizim sayın vekil dokunmadık adamsın demesine rağmen karşı taraftan bir edepsiz bu kadarda hatsızlık olmaz aklını başına al diyeceği yerde gıdıklama çok hoşuma gidiyder gibi daha da şımarık davranış bozukluğu sergiliyor. Sonra ne oluyor? O zaman boynuzlar çok birisi bir metre uzarla öteki iki metreye çıkma heyecanında. Kavaklara bakarsanız nasıl uzamış. Bu sever o vekil buna dokunmadık dediyse bir bakan çıkıybir keramette benden olsun, bir güzel sözde ben söyleyeyim diy“Peygamberimize nazirede bulunuyor” yani bir Peygamber örneğine bir örneklemede kendisi yapıyor. Hacca gidenleriniz duymuşsunuzdur, bilir. Bir hadisi şerifi var Peygamber efendimizin. Buyururlar ki 3 yere ibadet için binilip sürülür. Yani yeryüzünde 3 mübarek yer var. Birisi Mekke-i Mükerreme, bir diğeri Ravza-i Mutahharanın içinde bulunduğu Medine-i Münevvere, bir diğeri de Kudüs. Bunların dışında mübarek yer yoktur. Kim söylüybunu? Alemlere rahmet olarak gönderilen ve yarın ahirette de şefaatını umduğumuz tek kişi.

        ‘ALLAH’IN BÜTÜN SIFATLARI BİZİM BAŞBAKANIMIZDA TOPLANMIŞTIR’

              Ama sayın bakan mı diyelim yoksa ne derseniz o size ait bir şey... Bakan çıkıp diyki bende Peygamber deyilim ama… nasıl diyordu onu da bilemiyorum bende bir keramete bulunayım, bir söz söyleyeyim. Peygamberler mucize söylerler biliyorsunuz. “Sayın Başbakanın doğduğu Rize, sayın Başbakanın yaşadığı İstanbul ve sayın Başbakanın ilk defa milletvekili seçildiği Siirt mübarek beldelerdir” diyor. Buda ziyadesiyle memnun etmiş olabilir çünkü artık kaşarlanmaya başladı. Her şey mubah görünüyor. Bu sefer onların böylesine güzel beyanlarının takdim ve iltifata mazhar olduğunu gören Bolu Dağı ötesinden Düzce Ovası’ndan birisi çıkıyoda milletvekili “Allah’ın bütün sıfatları bizim Başbakanımızda toplanmıştır” diyor.

         BEYLER GEÇMİŞTE ÇOK FİRAVUNLAR GÖRÜNDÜ

         Kur’an-ı Kerim de cenabı hak Hz. Musa’ya “git deki şuna haddini bildir. Sen Allah mallah değilsin dön işine bak gel de benim inandığım Allah’a beraber inanalım de” dedi. Aman yarabbi ben ona nasıl giderim, O diyki; “ben sizin yüce tanrınızım”

         Adı Müslüman ama davranışları firavunlaşanlara baktığınızda bu söylemlerin her birisini onda bir yansıması onda bir tecelli ediygibi geliyor. Bu çok tehlikeli bir hadise. Ve sonuçta ne partiden çıkıp yalanlayan, lanetleyen oldu, nede sayın Başbakandan böyle birisi çıkıp dedi ki “efendim yeter artık yahu, yeter sizin yünüz den yüzüm kalmadı bu insanların huzuruna çıkmaya” demesi lazımken var mı bir ayıplama, var mı bir uyarma? Yok.

         DİYANET’İN BAŞINDA OTURAN ZAT BUNLARI BİLMİYOR MU?

         O zamana bunun anlamı şudur; yarın hangi gafilin hangi benzetmeler yapacağına hazır olabilirsiniz. Ama dikkatlerinize sunmak istediğim bir husus daha var. Bu yolsuzluklar konusu gündeme geldiğinde, bu ülkede manevi mihenk neresidir? Diyanet İşleri Başkanlığıdır. Biz sıkıştığımızda fetvayı nerden alıyoruz? Diyanet İşleri Başkanlığımızdan. Cuma günleri, bayram günleri, manevi günlerimizde manevi dünyamızı aydınlatanlarımız kim? Onlar. Biz Onların verdiği bilgi ve fetva ile ahireti ebediyen kazanma arzusunda değimliyiz? Peki, benim kuş aklım rüşvetin, yolsuzluğun, devlet malı ihanetinin, kayırmacılığın vesairesin hem genel ahlaka hem Kur’an’a hem de İslam’a aykırı olduğunu biliyda Diyanet’in başında oturan zat bunları bilmiymu?   

         PEYGAMBERİMİZİ DE SUÇUN İÇİNE KATIYOR

         Basın sormuş kendisine “efendim bu yolsuzluklarla ilgili bir şey demeyecek misiniz?” ne cevap vermiş biliymusunuz? Gazeteden okuduğum kadarını söylüyorum “Peygamberimiz aleyhisselamın kendisi peygamber kutluğunda için herhalde alıntı yapmak durumunda kaldı veya hadis profesörü olduğu için diyki; Peygamber aleyhisselamın bir hadisi var “ya hayır söyle ya da sus” yani suskunluğunu bide Peygamberimize yükleyerek onu da suçun içine katıyor.

         Peki, be Müslüman susma konusundaki iradi tercihinizi devreye sokarken, hayır söyleyerek bir sürü dalalete düşmüş bu zavallıların hidayetine vesile olsanız olmaz mı? Diyanet İşleri’nin misyonu ne zaman geçekleşecek?

         Ama bakın o böyle bir şey yapmaya ihtiyaç hissetmiyor. Danimarka’da bir alçak çıkıyPeygamberimize hakaret sadettin de bir karikatür çiziyDiyanet haklı olarak buradan tepki gösteriyor. Ama birisi Allah’ı beşer seviyesine veya beşeri Allah seviyesine çıkarmak suretiyle dilinen en büyük günahı işleyip dinin dışına çıkıyor, Diyanet İşleri Başkanı kırmızı plaka, sarı cübbe hesabı yapıyor. Yazıklar olsun sarığa…”

         Konuşmaların ardından ziyaret sona erdi.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER